İznik'in köyüne göç etme kararımız, temiz ve doğal gıdaların peşinde bir yolculuğa çıkmamızın başlangıcı oldu. Kızımızı bu güzel köyde büyütmek ve onun sağlıklı bir ortamda yetişmesini sağlamak istedik. Hamilelik sürecinde yaşadığımız magnezyum eksikliği nedeniyle bacak ağrılarıyla baş etmenin yollarını ararken, kabak çekirdeği ezmesi üretmeye başladık. Doğal ve ilaçsız çözüm arayışımızın sonucunda bu ezme, bize büyük bir şifa sundu. Aynı zamanda diğer insanların da bu ürünün faydalarından yararlandığını gördük ve daha fazla kişinin bu doğal üründen faydalanmasını sağlamak için piyasa sürmeye karar verdik.
Sürekli gelişim ve yenilik arayışımızla, sağlıklı ve faydalı gıdalar üzerinde çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Ürün üretimlerimizle birlikte, asıl mesleğimiz olan mimarlık sonucu doğal mimarlık alanında da geçmişin bilgilerini geleceğe verimli bir şekilde entegre etmenin yollarını araştırıyoruz. Eski doğal yöntemleri sürekli inceleyerek, modern çağın ihtiyaçlarıyla uyumlu çözümler geliştirmeye odaklanıyoruz.
Bu sürecin bir parçası olarak, İbn-i Sina’nın “Doğanın kendisi, tedavi edici bir güç taşır.” sözünden ilham alarak, doğanın sunduğu şifayı her ürünümüzde yaşatmayı hedefliyoruz.
Dokuma işlerine olan ilgimiz ise İznik’in coğrafi işaretli dokuma ve iğne oyası ile başladı. Bu ilgi, Anadolu’nun farklı dokuma kültürlerine olan merakımızı ve sevgimizi ortaya çıkardı. Bu nedenle, Anadolu'nun geleneksel dokumalarını günümüze taşıyıp, onları modern tasarımlarla harmanlamayı kendimize bir amaç edindik. Her adımda geçmişle geleceği buluşturarak, hem sağlıklı gıdalar hem de estetik dokumalarla size ilham vermek ve katkıda bulunmak istiyoruz.